Bahreyn'in egemen varlık fonu, şirketin ünlü Formula 1 takımının çoğunluk hissesine sahip olan McLaren Group'un tamamını devralma işlemini tamamladı.
Aralık ayında McLaren hissedarları, görünüşte "basitleştirilmiş" ve "kolaylaştırılmış" bir yönetim sürecine olanak tanımak için işletmenin tamamen yeniden sermayelendirilmesini oybirliğiyle onayladı.
Ancak, süper otomobil üreticisinin mali durumu uzun süredir inceleme altında.
COVID-19 salgını sırasında Bahreyn Ulusal Bankası'ndan 150 milyon sterlin kredi aldı, F1 takımındaki hissesini sattı, Woking'deki ünlü Teknoloji Merkezi fabrikası için bir geri kiralama anlaşması düzenledi ve 1000 kişiyi işten çıkardı.
Yeni hibrid süper otomobili Artura'daki gecikmelerin yanı sıra, o sırada F1'e nasıl gireceğini değerlendiren Audi'nin McLaren'e büyük bir yatırım yapmayı düşündüğüne dair haberler vardı.
Ancak McLaren Grubu şimdi uzun vadeli yatırımcı Bahreyn devlet varlık fonu Bahrain Mumtalakat Holding Company'nin "tüm imtiyazlı hisselerin adi hisselere dönüştürülmesini takiben" sermayenin tamamına sahip olduğunu açıkladı.
McLaren Group icra kurulu başkanı Paul Walsh, "Sahiplik ve yönetim yapımızı güçlendiren bu anlaşma ile Mumtalakat'ın McLaren'a olan bağlılığını sürdürmesinden büyük memnuniyet duyuyoruz."
"Bu anlaşma, yeni ürün ve teknolojilere yatırım da dahil olmak üzere uzun vadeli iş planımızı gerçekleştirmeye odaklanmamızı sağlarken, endüstri ortaklarıyla potansiyel teknik ortaklıkları keşfetmeye devam etmemizi de sağlayacak." dedi.
Mumtalakat, 2007 yılında eski başkan Ron Dennis ve merhum Mansour Ojjeh'ten %30'luk bir hisse satın aldığından beri McLaren ile ortak.
F1 takımının 185 milyon sterlinlik hissesinin Amerikan yatırım şirketi MSP Sports Capital'e satılmasının ardından McLaren Grubu, IndyCar, Formula E ve Extreme E'de de yarışan McLaren Racing'in %67'lik hissesini elinde tutuyor.
Avustralya GP'si öncesinde McLaren Racing, CEO Zak Brown'un 2030 yılına kadar yeni bir sözleşme imzaladığını doğruladı.
Perşembe günü İngiltere Lordlar Kamarasında, McLaren'in Bahreyn'le olan bağları, sporun insan hakları sicili kötü olan ülkelerin imajını iyileştirmek için kullanılmasına ilişkin bir tartışmanın parçası olarak gündeme geldi.
Tartışmanın bir parçası olarak Lord Scriven, F1 CEO'su Stefano Domenicali'yi kibirli, "profesyonellikten yoksun ve angaje olmayan" birisi olarak nitelendirdi ve şampiyonanın imajlarını "sporla temizlemeye" çalışan devletlerde yarışmasıyla ilgili endişelere yanıt vermediğini söyledi.
Scriven, Domenicali'nin "F1 ve insan hakları konularıyla ilgilenmeyi reddettiği için F1 liderliğinin sporunun itibarına zarar verdiğini" de sözlerine ekledi.
Metin ve Fotoğraflar: motorsport.com